Beni Takip Et

post image

BAYRAM SAVAŞI YİRMİ REKATTIR

  1967 yılında yaşanan altı gün savaşlarının üzerinden altı yıl geçmiş ve İsrail bölgedeki gücünü ispatladığını düşünüyordu. Dokunulmaz olduğu fikri ciddi hatalar ve istihbarati boşluklar ortaya çıkardı. Her zaman olması gereken bir şekilde gerçekleşir, sadece belirli şartların oluşması ve sebepler ile isimlendirilmesi gerekir.

   6 Ekim 1973 Cumartesi günü, Yahudilerin en önemli bayramı olarak sayılan Yom Kippur (Kefaret Günü) yada daha özgün ismiyle Tövbe Günü, aynı zamanda Müslümanlar için ise Ramazan ayında olması vesilesiyle bayramlar savaşı olarak da bilinir. Aslında İsrail istihbaratı ve ona destek veren ülkelerden gelen raporlarda Arapların (başta Mısır ve Suriye olmak üzere) altı yıl önceki hezimetin karşılığını almak istediklerini ifade ettiler. Ayrıca; direkt en önemli içerden kaynak olan Eşref Mervan’ın Londra’da CIA aracılığı ile İsrail’e saldırı yapılacağını söylediğinde İsrail için çok zaman kalmamıştı.

   Eşref Mervan: İstihbarat tarihinin bölgedeki en iyi ajanlarından sayılır. Bilgi kaynaklarına yakınlığı üst düzeydi. Kendisi Nasır’ın damadı ayrıca dönemin başkanı Enver Sedat’ın da sağ kolu ve danışmanıydı.

Savaş Cumartesi günü saat 14:00’da Mısır ve Suriye orduları tarafından top yekun halde başladı. İlk olarak hedef ise İsrail’in altı yıl önce işgal ettiği Sina ve Golan Tepeleriydi. İsrail ise gelen raporlara itibar etmemiş ve hazırlıksız yakalanmıştı. Sedat’ın Sovyetler Birliğine olan yakınlığı askeri teçhizat teminini güvence altına alsa da Mısır’ın modern silahları olmadığını bilen İsrail daha gelişmiş silahlara sahipti. Ancak Mısır halkının ve bölgesel çıkarları gereği bu savaşta başrol olması elzem bir durumdu. Ülkede kriz ve halk hükümete sürekli baskı yapılıyor ve Sedat ciddi şekilde eleştiriliyordu. 1971 yılında büyük bir yenilgi devralarak başa gelen Sedat, iktidara gelişinden 4 ay geçmemişken İsrail’e, Sina’dan çekilmesi karşılığında bir barış önerisi sunmuştu. Dönemin İsrail başbakanı Golda Meir ise bu öneriyi şiddetle reddetmişti. Yaşanan bu hadiseler kaçınılmaz olanı gün yüzüne çıkardı ve savaş başladı.

  Enver Sedat: 25 Aralık 1918 tarihinde Mısır’ın Manûfiye iline bağlı Mit Ebul Kûm köyünde, 13 kardeşten biri olarak fakir bir Nübyeli ailesinde dünyaya geldi. İsmi babası tarafından Jön Türk Devrimi sonrası İmparatorluğun dönem topraklarındaki halklarca “Özgürlük Kahramanı” olarak anılan Enver Paşa anısına verildi. 1938 yılında Kahire’deki Kraliyet Askerî Akademisi’nden mezun oldu ve Sinyal Kolordusu’na atandı. Orduya asteğmen olarak girdi ve Sudan’a gönderildi. Orada, Cemal Abdünnasır ile bir araya geldi ve diğer birkaç genç subayla birlikte, Mısır ve Sudan’ı İngiliz egemenliğinden ve kraliyet çürümesinden kurtarmak için gizli Hür Subaylar örgütünü kurdular. II. Dünya Savaşı sırasında işgalci İngiliz kuvvetleri atmak amacıyla Mihver Devletleri’nden yardım alma çabası gösterdiği gerekçesiyle dolayı İngilizler tarafından hapse atıldı. Müslüman Kardeşler, Faşist Genç Mısır, saray yanlısı Mısır Demir Muhafızları ve Hür Subaylar adlı gizli askeri grup da dahil olmak üzere birçok siyasi harekette aktif olarak yer aldı. Mensubu olduğu Hür Subaylar ile birlikte 23 Temmuz 1952 tarihinde Kral Faruk’u deviren askerî darbeye katıldı. Radyo ağları üzerinden Mısır halkına devrimi haberi vermekle görevlendirildi. Darbeden sonra, kısa bir süre Muhammed Necib’in cumhurbaşkanlığının ardından başa geçen Cemal Abdünnasır’ın yardımcısı oldu. Cemal Abdünnasır’ın cumhurbaşkanlığı döneminde 1954 yılında Devlet Bakanı olarak atandı. Yeni kurulan El-Cumhuriyye gazetesinin editörlüğüne de atandı. 1959’da Arap Ulusal Birliği Sekreterliği görevine başladı. 1960-1969 yılları arasında Mısır Meclis Başkanlığı görevini yürüttü. 1964 yılında Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyesi olarak atandı. Aralık 1969’da tekrar cumhurbaşkanı yardımcılığı görevine getirildi. Cumhurbaşkanı Cemal Abdünnasır 1970 yılında ölünce Mısır Cumhurbaşkanı oldu.

  Sedat, Kral Faruk döneminde Nazi ajanı olduğu gerekçesi ile hapse atılmış, ancak etrafı ve halk tarafından Batı hayranlığı bilinen bir isimdi. Bu sebeple aslında içten içe savaşın olmasını istemiyordu. Batının İsrail’e olan açık desteği yüzünden Sovyetlere yakınlaşmak ona ağır geliyordu. Sedat, bu durumu ve kaçınılmaz savaşı lehine çevirmek adına ani bir saldırı yaparak dünyanın gözünü buraya çevirerek, barış görüşmeleri yapılabileceğini düşünüyordu. Planı Genel Kurmay başkanı ile beraber hazırladı. Süveyş’in batısına Sovyet hava sistemleri yerleştirerek, düşman saldırırsa ağır kayıplar verir düşüncesiydi. Sedat’ın birde altı gün savaşından nasibini almış olan diğer ülke Suriye’de müttefik olarak savaşmak istiyordu. 1970 yılında askeri darbe ile başa geçen Hafız Esad, kendi halkı ve bölge ülkelere kendini göstermek istiyordu. Çünkü; altı gün savaşlarında ülkesinin Savunma Bakanı görevini yürüttüğünden yenilgiden sorumlu tutuluyordu. Sedat ve Esad yaptıkları görüşmelerden sonra savaşın planını oluşturdu ve ilk operasyona ‘Bedir’ ismi verildi. Ağustos ayında Suriye’de yapılan son görüşmede tarih Ramazan ayının 10.Günü ve Yahudilerin kutsal günü olan Yom Kippur olarak belirlendi.

  13 Eylül 1973 yılında Akdeniz üzerinde yaşanan hava çatışmasında İsrail uçaklarından sadece birini kaybederken, Suriye’nin 13 uçağını düşürdü. Yaşanan bu it dalaşı hadisesi savaşın ilk fitili olarak sayıldı. Bu olay üzerine Suriye, Golan’a askeri yığınak yapmaya başladı. Aynı şekilde Mısır’da Sina’ya ve kanal çevresine yığınak yapmaya başladı. Savaşın yaşanacağı tüm dünya tarafından bilinirken kesin hale getirecek bir olay yaşandı. Savaştan bir gün önce Nasırın damadı ve Haberleşme bakanı olan Eşref Mervan, Londra’da savaşın ertesi gün saat 18:00’de yapılacağını İsrail istihbarat şefine ulaştırdı. İsrail bakanlar kurulu 6 Ekim 1973’te sabah saat 8:00’de acil toplantı yaptı. Ancak dönemin İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan’ın muhalefetine rağmen askerlerin silahlandırılması kararı alındı. Moşe’ye göre ise silahlanma İsrail’in savaşa hazırlandığı izlenimi vereceğinden, saldırıya uğrayan taraf olmasını istiyordu. Bu sırada kanalın diğer yanında Mısır, askerlerine ‘orucu bırak savaşa hazırlan’ emri geldi. Savaş ise planlanın aksine daha erken başladı.

  Uluslararası alanda harekete geçen Henry Kissinger, Sovyetler ile görüşerek savaşın önlenmesi adına Mısır ile görüşmesini söyleyerek savaşı önlemeye çalışıyormuş izlenimi vermeye çalışıyordu. Ancak Tel Aviv’e gelerek, asıl savaş emrini İsrail’e verdi. 6 Ekim 1973 Cumartesi günü Mısır ve Suriye’nin iki cepheden saldırıları ile hazırlıksız yakalanan İsrail’e karşı 20 gün sürecek savaş başladı.

  28 Ekim 1973’te Mısır ve İsrail ilk görüşmesini cephede Henry Kissinger arabuluculuğu ile gerçekleşti. Ancak bir neticeye varılamadı ve savaş devam etti. Petrol üreticisi Arap ülkeleri İsrail’in batılı destekçilerine karşı petrol fiyatlarını kullanarak baskı yapmaya başladı. 6 Kasım 1973’te Kissinger, Kahire’ye gelerek Sedat ile bir araya geldi. Bu görüşmeden 4 gün sonra ön cephe olarak belirlenen bölgede bir çadırda ilk antlaşma imzalandı. Bu antlaşma Kissinger’ın planının ilk aşamasıydı. Bu antlaşma ile Mısır’ın kanala ikmal yardımı göndermesi güvence altına alındı ve İsrail içinde esir değişimi gerçekleşti. Yeni yıl başlarken bölgeye tekrar döndü ve planın ikinci aşamasını uygulamaya başladı. 11 ocak günü Mısır’da Sedat ile tekrar bir araya gelen Kissinger, ertesi gün ise Tel Aviv’e gitti. Sonuçta iki tarafı ateşkes için ikna etti ve Uluslararası siyasette yeni bir terim olan ‘Mekik Diplomasisi’ terimini literatüre sokmuş oldu. 18 Ocak’ta Mısır Genel Kurmay Başkanı Muhammed Cemazi ve İsrailli mevkidaşı David Eliezer yine bir çadırda antlaşma imzaladı. Bu İsrail’in tamamen Sina’dan çekileceği antlaşmalar silsilesinin ilkiydi. Antlaşma sonrası İsrail, Sina içlerine çekildi ve iki ordu arasına BM tampon bölge ile güvenlik sahası oluşturdu. Ocak sonlarında İsrail tamamen çekilmiş ve yollar açılmış oldu.

  Bu savaşta 2600 İsrail askeri öldürülmüş olduğu ve bu kadar hızlı barış yapılması İsrail halkı tarından sorgulanıyor ve eleştiriliyordu. Başarısızlık olarak büyüyen bu durum Golda Meir’in istifası ile sonuçlandı. Ancak görevden ayrılması iki ay sürecekti çünkü daha Suriye ile anlaşma sağlanamamıştı. Golan Tepesinde çatışmalar sürüyor ve ateşkes sürekli her iki taraftan ihlal ediliyordu. Kissinger, bu kez Şam ve Tel Aviv arası mekik diplomasisine başladı ve sürekli gidip geliyordu. Bir yandan İsrail askerleri Suriye içlerine ilerlemiş ve neredeyse Şam’a ulaşmışlardı. Bir ay süren zorlu görüşmeler sonucu iki taraf ateşkes imzaladı. Görüşmede; İsrail, Suriye içlerinden Golan’a, Suriye ise savaş öncesi duruma geri dönecekti ve BM tampon bölge oluşturacaktı. Bu antlaşma 5 Haziran 1974 yılında Cenevre’de imzalandı. Neticede Kissinger’ın İsrail için en uygun görülen şekilde bölge güvenliği için kurduğu bu plan doğrultusunda barış görüşmeleri olarak nitelendirilen Camp David’de başlayan süreç sonunda Esad oyuna gelerek bölgenin en stratejik yerlerinden olan Golan, İsrail’in olarak kaldı ve çekilme oraya kadar gerçekleşti. Mısır, Sina’yı tekrar aldı. İsrail ise tekar en güçlü düşmanlarından kurtulmuş oldu. Ancak savaş esnasında Suriye’nin birçok kez yarımına gelmeyen Mısır, savaşı görüşmeler başlayınca tamamen Suriye içlerine çekti ve yalnız kalan Suriye barışa zorlanmış oldu. Nitekim baş aktör olan Sedat, ilerleyen süreçte yürüttüğü siyaset ile asıl tarafını gün yüzüne çıkaracak ve bu ihanet olarak görülerek bir suikast ile hayatına mal olacaktı. Golan’ın kaybedilmesi ile İsrail doğal koruma bariyerlerinin yanında birde istediği hedefe vurabilecek bir jeopolitik kazanım sağladı. Bugün Suriye savaşında bile halen Golan’ın önemi açıkça görülmekte eksikliği hissedilmektedir.

Yorum Yok

Yorum Yapın

Back to top