Beni Takip Et

post image

BAHAR HAVASI ARAPLARA YARAMADI

GİRİŞ

Yazıma başlamadan önce ‘Mutlak Güç Kapanı’ yazımda da anlatmaya çalıştığım Diktatörlük ve Diktatör kavramlarını tekrar gündeme getiren olaylar zincirini bu yazımda sizlere anlatmaya çalışacağım. Bu yazı dizisini daha iyi anlayabilmek adına yol gösterici olacağını düşünmekteyim.

2010 yılında İslam coğrafyasında başlayan ve günümüzde de halen üzerine birçok araştırma ve yazı kaleme alınmış olan, ilk başta Özgürlük ve Adalet talebi ile ortaya çıkan ancak her ülkede farklı sonuçlar gösteren halk hareketlerine verilen ortak isimdi ‘Arap Baharı’. Peki gerçekten bahar mıydı? Yada bahar mı getirecekti? Peki sonuçları o halkların kaybetmesi ve istikrara kavuşmayan bir ülke bırakan bu olaylar neyi ifade etmekteydi? Buna benzer birçok soru soruldu ve halen sorulmakta. Ama gerçek ise bu halkların bugün ki durumu.

Genel itibariyle farklı ülkelerde olmasına rağmen hemen hemen birbiri ile aynı gerçekleşen bu olaylar zincirinin bana göre en önemli kısmı ‘Aynı aklın bir eserimi?’ sorusudur. Bu ülkelerde var olan siyasi, ekonomik ve sosyal çarpıklıkların üzerinden haklı gerekçeler oluşturarak önce sivil inisiyatifler kullanılarak başlatıldı. Bu eylemlerin büyük bir kaosa dönüşmesi ve oluşan çatışmalar ile özgürlük getirme bahanesi kullanılmış ve beraberinde müdahale hakkı savunulmuştu. Bu halkların çeşitli sıkıntıları kullanılarak Barış, Adalet ve Eşitlik getirmek adına yapılan bu hareketler ile hakikatte yapılmak istenen bir işgal girişimiydi. Kuveyt’i işgal, 11 Eylül saldırıları bahanesi ile yıllardır savaşın ve kanın hiç bitmediği Irak. Saddam Hüseyin rejimi devrilmiş olsa da hala Ortadoğu’nun en kaotik ülkelerinden birisidir. Körfez Savaşları ile yerle bir edilen bir ülkeden bahsediyorum. Şu anda bile hiçbir ev yok ki içerisinde o zamanlardan bir kişi eksilmemiş olsun. Doğru düzgün bir hükümet ve bir seçim beraberinde de bir düzen oluşturulmuş değil. Diğer taraftan geride kalmış fakirlik, haksızlık ve zulüm rejimi olan diktatörlük. Ve yine Tunus, Mısır ve Libya’da da oluşan durumlar. Irak ve Libya ülkelerini ayrı ayrı başlıklarda anlatmak istedim. Çünkü yaşanan ve yaşanacak olayların sürekli kötüye gitmesi, yine bu şer odaklarının bu coğrafyada ki etnik ve dini argümanlar ile oluşturduğu radikal grupların tehdidi vb. Durumları göz önünde bulundurarak daha detaylı inceleyeceğim. Aynı zamanda bu ülkelerin devrik liderlerinin diğerlerinden daha farklı olması da sebeplerden birisidir. Nitekim bu şahısların bu mertebelere geliş süreçlerine baktığımızda bugün Özgürlük ve Adalet sloganı attıranlar, o belaları bu halkların başına açanların ta kendileri olması da ne kadar manidardır. Bende buradan yola çıkarak bu şahısların hayatlarından başlayarak bu ülkeleri sizlere birkaç bölümde anlatmak istedim;

Bölüm 1: Irak

Bölüm 2: Tunus, Mısır

Bölüm 3: Libya

Yorum Yok

Yorum Yapın

Back to top